Nafaka Çeşitleri ve Süresiz Nafaka

Aile hukuku alanında evliliğin sona ermesi sonrası insanları en çok etkileyen konulardan birisi nafakadır. Nafakanın hangi şartlarda verileceği ve nafakanın çeşitleri önem arz etmektedir. Süresiz nafaka uygulaması toplumda tartışmalara yol açmaya devam etmektedir.

Evliliğin sona ermesi sonrasında kanunumuzda belirtilen şartlar oluştuğunda taraflardan birisi kendisine düzenli bir şekilde para ödenmesini isteyebilir. Bir tarafın diğer tarafa evliliğin sona ermesi kaynaklı olarak düzenli olarak ödeme yapmasına halk arasında nafaka denilmektedir. Nafakanın hangi şartlar altında istendiği konusu ise nafakanın çeşitleri konusunu ortaya çıkartmaktadır. Nafakanın sürekli olması ise tartışmaların temel sebebidir. Nafaka çeşitleri sırasıyla tedbir nafakası, iştirak nafakası ve yoksulluk nafakasıdır.

Tedbir nafakası, adından anlaşılacağı üzere tedbiren koyulabilen bir nafaka çeşididir. Yargılama süreleri uzun olabileceğinden uygulamada oldukça önemli bir nafaka çeşidi olarak karşımıza çıkmaktadır. Tedbir nafakası, boşanma aşaması boyunca taraflardan yoksulluğa düşebilecek olan veya 18 yaş altı çocuğa bakmaya devam eden tarafın maddi olarak mağduriyet yaşamasını engellemektedir. Tedbir nafakası ayrıca uygulamada boşanma aşamasında maddi gücü elinde tutan tarafın maddi şiddet uygulamasını önlemektedir. Tedbir nafakası davanın sonuçlanması ile birlikte sona erecektir.

İştirak nafakası, evliliği sona erdiren tarafların çocukları olduğu zaman verilebilen bir nafaka çeşididir. Ebeveynler evliliklerini sona erdirseler bile çocuklarının bakımlarından, çocuğun eğitim masraflarından ve temel ihtiyaçlarından sorumludurlar. İştirak nafakası çocuk reşit olması ile sona ermektedir.

Yoksulluk nafakası, boşanma sebebi ile yoksulluğa düşen tarafın süresiz olarak isteyebileceği bir nafaka çeşididir. Evliliğin sona ermesi ile birlikte taraflardan biri yoksulluğa düşebilir. Yoksulluk nafakası boşanan taraflardan birisinin yoksulluğa düşmesini engellemektedir. Yoksulluk nafakasını isteyebilmek için evliliğin sona ermesinde tam kusurlu olunmamalıdır. Uygulamada boşanma sonrasında taraflardan birisi ekonomik şartlarında büyük değişiklikler yaşayabilir. Kanun koyucu bu hüküm ile bireyin toplumda ani sosyo-ekonomik değişimler yaşamasını engellemeyi amaçlamaktadır. Halihazırda yoksul olan, daha sonra yoksulluğa düşmüş birisinden yoksulluk nafakası istenemeyecektir.

Yoksulluk nafakası süresiz olması sebebi ile toplumda en çok tartışma konusu olan nafaka türüdür. Yoksulluk nafakasının süresiz olarak istenebiliyor olması bu nafaka türünün sonsuza kadar süreceği anlamına gelmemektedir. Eğer yoksulluk nafakasını alan taraf yoksulluktan kurtulursa veya nafakayı ödeyen taraf yoksul duruma düşerse nafaka ödememek için gerekçelerini mahkemeye sunabilir ve yoksulluk nafakasının kaldırılmasını isteyebilir. Toplumumuzda özellikle kadınlar yıllarca sosyal ve ekonomik hayatın dışında tutulmakta ve bu sebeple boşanma sonrasında genellikle yoksulluğa düşen taraf kadınlar olmaktadır. Toplumumuzda çalışma hayatında bulunmasına izin dahi verilmemiş kadınların kısa sürede yeterli maddi kazançlar elde etmesini beklemek gerçekçi değildir. Evlilik birliğinin ve evlenmenin insan hayatını kapsamlı olarak etkileyen bir olay olduğu anlaşılmalı ve evlenecek olan insanlar evliliğin getireceği ağır sorumlulukların farkında olarak evlenmelidir. Bu sebeple yoksulluk nafakasının süresiz olmasının kesinlikle yerinde olduğunu düşünmekteyiz.

  • 4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu Madde 169 - 196 - 197 - 175 - 182

Hukuki Süreç

Evliliğin sona erdirilmesi için bir hukuki süreç başlatmak istiyor veya halihazırda açılmış dava sürecinin içerisinde olabilirsiniz. Evlilik birliğinin sona erdirilmesi davasında taraflardan birisinin yoksulluğa düşmemesi, ortak çocuklar ile olan bağların korunması ve dava sonucunda taraflarda kimin kusurlu olup olmadığına mahkemenin adil karar verebilmesi önem arz etmektedir.

Hukuki süreç özen ile yürütülmez ve takip edilmez ise somut olay farklı olmasına rağmen mahkemenin kararı, mahkemeye sunulan evraklar üzerinden olacağı için hak kayıpları yaşanabilir.

Neden Tigin & Gençer

Dava süreci başlangıcında müvekkil ile avukatlık sözleşmesi yapılmakta ve davanın özen, sorumluluk ve basiret ile yürütüleceği garanti altına alınmaktadır.

Hukuki sürecin işleyişi ve aşamaları müvekkile bildirilmekte, olası hukuki gelişmelerden müvekkil yazılı olarak haberdar edilmektedir.